top of page

SAVAŞLAR MI ÇOCUKLAR MI?

  • Yazarın fotoğrafı: Neslihan Kalaycı
    Neslihan Kalaycı
  • 19 Mar 2019
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 22 Haz 2019

Hayatın doğal akışı içinde bazen bir doku,  bir koku bazen bir renk bizleri alır nerelere götürür? Beni genelde belki de yaş itibari ile hep çocukluğuma ve okul yıllarıma götürüyor.

Hayatın doğal akışı içinde bazen bir doku,  bir koku bazen bir renk bizleri alır nerelere götürür? Beni genelde belki de yaş itibari ile hep çocukluğuma ve okul yıllarıma götürüyor.


Çocukluğumda, sabahın erken saatlerinde kalkan annemin evin tamamını saran mis gibi sıcak sıcak su böreği kokusu, bahçeye indiğimde ise babamın bin bir özenle tek tek rengarenk diktiği güllerin kokusu… Bu konular hala burnumda, bedenimde ve ruhumda.


Okul yıllarında yan yana tren gibi dizilmiş, derme çatma yapılmış olan küçük derslikli sınıflarda ise kara tahtanın üzerinde silinmesine rağmen izleri kalan tebeşir kokusu…


O soğuk kış günlerinde küçücük sınıfta yakılmaya çalışılan sobanın içine atılan çıtır çıtır sesler çıkaran “çıra” kokusu… Sobanın etrafında da toplanan minicik bedenlerin, ellerini uzatarak ısıtmaya çalıştığı sırada fısıldaşmalar eşliğinde gülüşmeler veo zamanların dokusu…


Babamın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramında bana aldığı turkuaz mavisi renkli en çok sevdiğim gömlek ve annemin Şeker Bayramında bin bir zorlukla diktirdiği kırmızı puantiyeli elbise, altında pompaları olan beyaz çoraplar ve kırmızı rugan ayakkabı. Ne zaman turkuaz mavisini ve kırmızı puantiyeli bir elbise görsem sanki o vakitlerin koku ve dokularındamarlarımdan aktığını hissederim.


En son bu vakitlerde burnundaki koku ne deseniz? Kasım yani kedimin oğlumun hastalandığı iştahtan kesildiği zamanlarda şırınga ile kendisinibeslemeye çalıştığım sırada burnumdan gitmeyen vitaminli mamanınçikolata kokusu. Son nefesini verirken bile o küçücük burnunu okşarken ve iyileşeceğine inancımı bir an bile yitirmediğim onun da kuyruğunu yine de zor bela sallarken bize umut olmaya çalışan o vaktin dokusu.


Şimdilerde ise hiçbir şeyin ne dokusu ne kokusu ne de rengi kalmadı. Her şey sahte, yalan, dolan…

Maalesef ki bazı ülkelerde ise bitmek bilmeyen sadece barut ve sis kokusu…


Yıllardır savaştırılmaya alıştırılmış ve sanki yaşamın doğal şekli gibi hayatlara da dayatılmış bu durum karşısında nasıl yapmalı?ne yapmalı? da bütün insanların aslında dünya vatandaşı olduğunu yaymalı.


Çünkü bu savaşlar,bizi sıradan gibi gören insanların aslında olduğu gibi  yaşayanbizlerin değil! O güçlerin kötülükle beslenen ve dinleri imanları “para, para” olmuş o kağıt parçası üzerinden hayatlarımızı çalan insan müsveddelerinin savaşları!..


Genç eğitimli ve bunu görebilin bireylere bu öğretilmeli ve yetiştirmeli.


Bu bağlamda sizlere geçenlerde okuduğum bir haberi aktarmaya çalışacağım.


“Dünya genelinde 250 bin çocuk askerin” olduğu.


Bu haberi okurken bile tüylerim diken diken oldu. Bu korkunç olay karşısında umarsız ve duyarsız insanların olduğuna bile inanmak istemedim.


Bir fotoğraf karesi düşünün, henüz 6-7 yaşlarında bir erkek çocuğu neredeyse boyu kadar bir silah eline tutuşturulmuş, kaşları çatık ve yüzünde korku ile karışık bir hüzün.

Okula gitmesi gereken ve elinde topların, oyuncakların olması gereken bu küçük bedenlere bu nasıl yapılır?


Birçok ülkebu durum karşısında nasıl ayaklanmaz ve dur demez. Dur demediği gibi bu sonu gelmeyen savaşları neden körükler durur? Bizler bu dünya üzerinde küçücük bir zerreyiz ve elbette bir gün kaçınılmaz son geldiğinde öleceğiz. 


Bu küçücük bedenleri yok ederek mi? Kendi yaşadıkları toprakları kurtaracaklar. Ya bu savaşlarda annelerini babalarını kaybeden ortada kalan o küçücük hayatlar… Sonrasında ya tecavüzlere uğruyor ya da öldürüyorlar. Hayatta kalanlar ise başka ülkelerde yetimhanelerde beyinlerinden hiç silinmeyecek bu izlerle yaşamaya hayata karşı nefret ve kin ile bakmaya sonrasında başkalarını yok etmeye zorlanıyorlar.


İnancım ve umudum şu dur ki bir dönem sonra bütün dünya çocukları, gençleri, yaşlıları yaşayan bütün varlıkları bir araya gelecek bu anlamsız savaşlara dur diyecek.


Umudun ve barışın olduğu sanatla yoğurulan bir dünyaya merhaba demek ümidi ile…

Sevgi ve Saygılarımla,

 
 
 

Yorumlar


© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

bottom of page