top of page

HAYATA 3-0 ÖNDE BAŞLAMAK

  • Yazarın fotoğrafı: Neslihan Kalaycı
    Neslihan Kalaycı
  • 19 Mar 2019
  • 2 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 22 Haz 2019

İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin maddesinde de yazıldığı gibi; ”Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidir.”


Namuslu olmak ne zor şeymiş meğer!

                                                                                     Sabahattin Ali


Onuru ve gururu ile ayakta kalmaya çalışan insanlar için o kadar zordur yaşadığı ortamda nefes almaya çalışmak. Yıllarca çalışsa da  hiçbir vakit belini doğrultamaz ve nefes aldığı sürece de manevi ve maddi borçlarının her geçen gün giderek büyüdüğüne tanıklık eder. Aslında istediği hayatta var olduğu sürece o küçük dünyasında sonradan gelenlere güzel şeyler bırakmak ve hayatlarına dokunmaktır tek amacı…


Bu türler kimselere sırtlarını dayamazlar. Dalkavukluk ve yalakalık yapmazlar ve asla ilişkilerini çıkarları doğrultusunda kurmazlar. Bu türler sadece kendi emekleri ve gerçek dostları sayesinde hayata tutunmaya çalışırlar ve asla gerçekleri söylemekten korkmazlar. Bazen de suskundurlar çünkü anlatmaktan ve göstermeye çalışmaktan yorulmuşlardır. Suskunları bazen de saygıdandır. Saygı eşittir korku değildir onlar için.  Saygı eşittir bilgidir, saygı eşittir tecrübedir saygı eşittir “Eşit” olmaktır.


İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin maddesinde de yazıldığı gibi; ”Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidir.”


Çocukluğumdan beri okuyorum, görüyorum ve işitiyorum. Ülkeler birilerinin aç gözlüğü yüzünden hemen hemen her yıl kriz halinde. Bu kriz durumları ne işçiyi ne memuru korur ne de işsizi neden korumaz peki? Büyük kriz zamanlarında hep zor bela ayakta kalmaya çalışan millette daha fazla neden yüklenilir? Oysa tomar tomar çalanlar, çırpanlar, hatta kendi yaşadıkları toprakları satanlar vardır.


Bakınız din, dil ve ırk ayrımı yapmıyorum. Çünkü açlığın ve sefaletin dini, dili ve ırkı olmaz. Aç zaten açtır. Her anlamda açtır…


Bunları dile getirmeye çalışan veya düşünen insanlarda yıllar yılı hep yargılanmışlardır. Namuslu filmini hatırlayın, “Benim memurum işini bilir” cümlesinin ardından memuriyetinde namuslu kalmaya çalışanı bile çıldırtmayı başarmışlardı. Ülkeler büyük krizler yaşarken ilk yaptıkları ilk iş, işçileri ya işten çıkarmaktır ya da hakkı olan maaşı vermemektedir. Bir aile düşünün, bu aile sadece bir ev alabilmek için ölene kadar çalışmak zorunda kalıyor belki de ömrü bile yetmiyor.

Aslında en doğal ve insan hakkı değil midir? Barınma, beslenme, sağlık ve eğitim… Hangi ülkede yaşarsan ya bireylere bunları sağlamak zorunda değil midir devlet? Neden çalanlar yok sayılır ve görülmez ve de cezalandırılmaz neden?


Romalı devlet adamı, bilgin, hatip ve yazar M.Ö 3 Ocak 106 yılında dünyaya gelen MarcusTulliusCicero, toplumun yapısını 11 madde de o kadar net anlatmış ki;


“1- Fakir çalışır 2- Zengin Sömürür 3- Asker her ikisini de korur 4- Mükellef üçü için öder 5- Serseri, dördünün adına istirahat eder 6- Ayyaş beşi için içer 7- Bankacı, ilk altıyı dolandırır 8- Avukat, ilk yediyi kandırarak savunur 9- Hekim sekinizi de öldürür 10- Mezarcı, dokuzunu da gömer 11- Politikacı 10’lar sayesinde yaşar.”


2000 yıldır değişmeyen teori hala yaşıyor. Ne yazık değil mi? Sosya-politik toplumsal bu olgu bir gıdım bile gerilemediği gibi azgın bir canavara dönüşmüş. Hem de bunu kim yapıyor dersiniz. Toplumu oluşturan bireyler yani bizler…


Sınırların ve duvarların olmadığı bir dünya hayal ediyorum. İnsanların dinleri ve ırkları  yüzünden ötekileştirilmediği ve savaşların çıkmadığı bir dünya hayal ediyorum. Kimsenin ölmediği ve öldürülmediği bir dünya hayal ediyorum. Bunları kullanarak savaşları çıkaran insanların da artık dünya üzerinde olmadığını hayal ediyorum.


Sevgi ve Saygılarımla,

 
 
 

Yorumlar


© 2023 by The Book Lover. Proudly created with Wix.com

bottom of page